Püren Balı Nedir?

Organik püren balı genel olarak Ege, Akdeniz ve Trakya bölgelerinde yetiştiriciliği yapılmaktadır sebebi ise bitkinin oralarda çoğunlukta olmasıdır.. Bu bölgelerde kendiliğinden yayılma gösteren püren bitkisinin son bahar ve ilk bahar mevsimlerinde çiçeğe gelen türlerinin bilinmiş olduğu söylenebilmektedir. Çiçek rengi olarak ise mor ve pembemsi  bir renk sahibidir. Bal arıları için çok zengin bir nektar kaynağı olan püren bununla birlikte da polen deposudur. Püren bitkisinden elde edilmiş organik püren balı ise tat olarak kendine özgü aroması ve çok hafifçe acı bir tadı vardır ve kıvam olarak ise koyu bir kıvamı vardır. Püren bitkisinden toplanan nektarlar organik bala genellikle vişne suyu benzer biçimde bir tat bırakmaktadır. Ama bu tat özgün bir tat olup zevk vericidir. Anzer balından sonrasında en değerli ballardan bir tanesi olan püren balı üretimi çok az bir bal türüdür. Avrupa'nın sahip olduğu bal ve gıda döngüsünün önemli bir yerinde bulunmaktadır. Püren balının faydalarını da sıralayacak olursak karaciğer yağlanmasından şikayetçi olan hastaların ilacı olarak karşımıza çıkar. Bunun yanında idrar yolları rahatsızlıkları olan bireylerin yararına bir ürün olarak uzmanı tarafından öneri sıralamasında yerini almaktadır. Ayrıca tüketen kişiye yüksek enerji olarak geri dönmektedir. Asla deforme gibi bir konum ile karşılaşamazsınız ve boğazda yanma şeklinde bir konum söz konusu değildir. Şekerlenme şeklinde bir olasılık bile bulundurmayacağından güven ile tüketiniz.

İğde Bitkisindeki Balözü

İğde bitkisinin sadece iki türü ülkemizde bulunmaktadır. Latince ismi Eleagnus angustıfolia olan iğde bitkisi bir bölgede çalı formunda iken öteki bir bölge de ise ağaç formunda görülebilir. Bu ağacın boyu yedi metrelere kadar uzamaktadır. İğde ağacının yaprakları parlak gri renklidir simli benzer biçimde parlar. İğde yaprağının parlaklığını yaprağının üzerindeki tüyler sağlamaktadır. İğde herkesin bilmiş olduğu bir bitki olup çiçekleri ufak sarı renkte ve çok hoş kokulu olup iğde çiçeğinden de  çiçek balı özünden leziz organik bal meydana gelir. Bal arıları kovandan sabahın erken vakitlerinde uçuşa çıkar ve günün geç saatlerine kadar iğne çiçeğinden nektar almaya devam eder. İğde çiçeğinin meyvesi de insanoğlu tarafından kuruyemiş olarak tüketilmektedir. İğde ağacının çiçeklenme vakitı bulunduğu bölgeye gore değişkenlik göstermektedir. Ilıman bölgelerde nisan ayında çiçeklenen iğde ağacı, daha karasal bölgelerde mayıs yahut haziran ayında çiçek açmaya adım atar.Bu ağaç oldukça iyi bal özüne sahip olduğu için ve her bölge de yetişme gösterdiğinden ötürü bal verimi de iyi olmaktadır.

İğde balının malum biroldukça faydası mevcuttur. Bu tarz şeylerin içinde ishale iyi geldiği bilinmektedir. Sporcular yediği süre organik doping etkisine haizdir. İdrar kaçırmalarına birebir olup bağısaklardaki bozulmaların önüne geçer. İğde ağacının çiçeklerini kokladığınızda zihinde açılma yapar. Eğer kusma, öksürük şeklinde emareler mevcut ise iğde balı bire bir gelir. Egzama benzer biçimde vücutta kaşıntı mevcut ise iğde çiçeği kaynatılıp balla karıştırılır ise kaşıntıyı giderir.

Arıların Bal Mumu Üretimi

Temel petek üretimi benzer biçimde bir çok alanda kullanım alanına sahip olan bal mumu arılar tarafından büyük bir uğraş ve vakit vererek üretilmektedir. Şüphesiz ki arılar temel petek üretebilmek için organik kestane balı tüketmek zorundadır. Arıların mum salgılama ve petek örme şeklinde faaliyetler için en uygun olduğu vakit nektar akımı dönemidir. Kovan içerisine temel petek vermenin temel amacı da buradan geçmektedir. Arıların petek örmek ve mum salgılamak için kullandıkları enerjiyi bal üretmek için kullanmalarını sağlamaktadır. Aksi taktirde arılar kendi peteğini örüp kendisi bal mumunu üretip ve ürettiği balı tüketmektedir. Bu da üretilen balın tümünün bitmesi ve bal üreticisine bir şey kalmaması anlamına gelmektedir. Bal mumu salgılamak ve petek üretmek için harcanan vakit artık nektar toplamak ve bu nektarları organik bal yapmak yahut öteki kovan içi aktiviteler için kullanmaları anlamına gelmektedir. Eğer ki bal mumu salgılamak için süre harcanırsa nektar akımı döneminde nektar toplamak yerine bu işle meşgul olacaklardır. Bal mumu salgılamak e gömeç örmek arılar için büyük oranda bal tüketimi anlamına gelir. Nektar döneminde nektar toplamayan arının da üreteceği bir bal olmayacaktır. Enerji kaynağı olarak kovan içi boş olacaktır. Arılar petekleri bal depolamaya hazır hale getirdiğinde ise nektar akım mevsimi geçmekte ya da nektar akım sezonu artık sonları olmaktadır. Bu nedenle de verim aşırı aşama de düşmüş olacaktır.

Petek Bal Oluşumu

Organik petek balları da öteki süzme bal çeşitleri şeklinde arıların nebat özlerinde bulunan ve onlar tarafından salgılanan nektarların toplanması ve kovan içine taşınması ile oluştuğunu belirtmekte fayda vardır. Bu oluşum sırasında toplanmış olan nektarlar bal arıları sayesinde çok fazla işlemden geçirilmektedir. Bu işlemler yardımıyla de petek gözlerine balları doldurmaya başlamaktadırlar. Petek gözleri altıgen şeklinde olup bir çerçevede pek fazca petek gözü bulunmuş olduğunu söylemekte yarar vardır. Bal arıları çiçeklerden topladıkları nektarları ağız bölgelerinde biriktirip kendilerine özgü enzimler ile de bir araya getirmektedir. İç taraflarına bal doldurmaya yarayan petekler iki şekilde oluşmaktadır. Bunlardan birincisi arıların bal fabrikaları olan kovanlara temel petek koyup bunlar etrafında petek balları oluşturmaları. İkinci yöntem ise hiçbir şey vermeyip arının kendi peteğini kendisinin örmesini beklemek olacaktır. Bal arıları kendilerinin depoladıkları balın su oranlarının %17 benzer biçimde bir orana düşmesini beklemektedirler. Bunun sebebi ise bal mumu tabakası ile örtülmesi için vakitın gelip gelmediğinin ölçümünün yapılmasıdır. Bal mumu ile bal dolu peteklerin ağzı tamamen örtülür ve içerisindeki balın bozulmasının önüne geçilmiş olmaktadır. Bir avantaj daha ise süresiz olarak petek içerisindeki balları saklayabilir ve istediğiniz herhangi zamanda tüketimini gerçekleştirebilirsiniz. Bal arıları kovan içine kendi gereksinimlarının 3-4 katı bal biriktirmektedir. Hepimiz arıcıların da kovan içlerinden hasat etmiş olduğu işte bu fazla ballardır. Bu fazla ballar hasat edilip yerine şurup koyulduğu süre aslabir sıkıntı ile karşılaşılmaz.

Kafkas Cinsi Arıdan Bal Üretimi

Ülkemizdeki ilk biyosfer alanına haiz olan yirmi üçü endemik dokuz yüz doksan nebat türünün bulunmuş olduğu Borçka Camili Havzasından Kafkas eşeysel bal arılarının bu bitkilerden topladığı bal özü ile üretilen macahel kestane balı fazlaca özellikli bir baldır. Macahel Havzasından üretilen balın yetmiş beş ton bal verdiği bilinmektedir.

Borçka Camili Macahel Havzası UNESCO tarafınca 2005 yılında ‘’biyosfer biriki alanı ‘’olarak duyuru edilmiştir. Artvin Borçka Karagöl doğa Parkı’ında bile on bir endemik türün bulunmuş olduğu tespit  edilmektedir. Bu koruma alanı içerisinde seksen üç adet arıcı işletmesi ve dört bin beş yüze yakın Kafkas türü bal arısının kovanı olduğu bilinmektedir. Bu bölge Kafkas Arısı’nın gen havuzunun olduğu bilinen bir gerçektir.

Artvin Borçka Camili Macahel Havzasında damızlık olarak üretilen ana arı ve bal arısı kolonisi çok önemli bir yere haizdir. Bu yörede üretimi yapılan balın flora zenginliğinden dolayı yüksek gıda değerine haizdir. Bu durumu nakte çevrildiğinde bölgeye önemli bir katkı sağlamaktadır. Bu yöreyi geliştirmek için oluşturulan yetmiş civarı kurum sahiplenilip arka çıkılmış ve üç binüzerinde kovan desteklenmektedir. Bu bölgeden yetmiş beş bin ton organik bal üretimi hedeflenmektedir. Bu konum bölgedeki hava koşulları ve iklim şartlarına nazaran değişkenlik göstermektedir. Bal hasadına gelindiğinde nasıl bal alınacağı öncelerden hesaplanabilmektedir. Burada arıcılık icra eden arıcılarımız çok uzun sürelerdir arıcılık yapmaktalar.

Ballı Kolay Uygulamalar

Hayıtbalının rengi ve tadı tahmin edilebileceği gibi tarlacı bal arılarının dolaştığı çiçek özlerinin içeriğine bağlı olarak değişkenlik göstermektedir. Balın rengi saydam yani şeffaftan koyu kahverengine kadar değişkenlik göstermektedir. Tat olarak da kıvam olarak da değişkenlik gösteren organik bal çeşitlilik gösterir. Açık renkli olan ballar daha hafif bir tada sahip iken, koyu renkli olan ballar ise daha yoğun tada sahiptir hatta acı tatlı ballarda mevcuttur.

Süzme çiçek balları petekli çerçevelerin sırrı alındıktan sonrasında bal süzme makinelerinin kolları çevrilerek merkez kaç kuvvetinden yararlanılarak elde edilir.

Petekli ballara bakıldığı zaman ise içinde en çok balı muhafaza eden ve altıgen hacimli yapıdadırlar. Kabarmış petekler arıların balı depo edeceği en büyük alana haizdir.

Organik bal oda sıcaklığında saklanması ihtiyaç duyulan bir besindir. Saklamak için mutfak dolaplarınızı veya kilerlerinizi kullanabilirsiniz. Burada dikkat edilmesi ihtiyaç duyulan husus balın direk olarak güneş ışığına maruz bırakılmaması gerekmektedir. Balınızı buzdolabına koyarsanız donma hızlanacak ve kristalleşecektir. Kristallenme baldaki akışkanlığı azaltır. Yemede güçlük meydana getirmektedir. Balın içerisinde polen ve diğer arı ürünleri ne kadar fazla ise baldaki kristallenme o kadar hızlı ve çok olmaktadır.

Evindeki ballarınız donuyor ise bilin ki gerçek bal almışsınız anlamına gelir. Donan balınızı 45 derece sıcaklığı geçmeyecek şekilde ısıtarak yeniden tüketmeye devam edebilirsiniz. Balın kaynamamasına dikkat edilmelidir. Baldaki HMF değeri yükselir ise kanserojen özelliği artış gösterir.

Davulga Balı Nedir?

Türkiye’de ormanlık alanlarda kendiliğinden yetişen dağ çileği yahut koca karı yemişi olarak da halk içinde isimlendirilmiştir. İnsanlar kendiliğinden de bu bitkiyi arazilerde, bahçelerinde yetiştirebilirler. Çalı formundaki bu bitkinin yaprakları tırtıklıdır. Güz mevsiminde çiçeklenmiş olur. Kışa doğru açan bu çiçekler tarlacı işçi bal arıları için bulunmaz bir nimettir.Bal arıları da bu bitkinin çiçeğinden elde etmiş olduğu nektar özüyle kovanda kestane balı meydana getirir. Davulga balı bir diğer ismiyle dağ çileği Bursa Şehrinin Ulubat Gölü yakınlarında ve Mudanya’nın yüksek kesimlerinde yetişir. Davulga bitkisinin bulunduğu ve yetiştiği bölgelerde püren bitkisine de rastlamak mümkündür. Bu nebat kışa yakın zamanlarda çıktığından arılar bayağı fazla tüketirler.

Davulga balının faydalarına da kısaca değinmek gerekir ise A,B ve C vitamini bakımından zengin bir meyveye sahiptir. Dağ çileğinin içindeki çekirdekler dişleri koruma ve beyazlatma özelliğine de sahiptir. Hücreleri yenileme gibi bir özelliğinden de bahsedildiğinden yaşlanma karşıtı bir bal olarak tabir edilmektedir.Romatizma, damar tıkanıklığına iyi geldiği, ciltteki sivilce ve akne tedavilerinde kullanılmaktadır. Organikbalın antioksidan içeriğinden dolayı kanser oluşumunu önlediği ve mevcud kanserin yayılmasını engellediği bilinmektedir.

Sigaranın insan vücuduna verdiği tahribatı engeller ve böbrek taşlarının küçülmesine ve böbrek ağrılarının azalmasına neden olur. Dağ çileği taze olarak yenilebildiği şeklinde, kurutulup bal ile karıştırılarak da tüketilebilir.

Fazla tüketmemeye dikkat edilmelidir. Fazla tüketildiğinde ishale ve baş dönmesine neden olabilmektedir.

Limonlu Su İle Bal Etkisi

Kestane balı ve su karışımı devamlı yağların daha hızlı yakılmasına destek verir. Bal içerik olarak doğal şeker bulundurduğundan oldukça sağlıklı bir kalori kaynağıdır. Şekerli ya da asitli içecekler yerine limonlu su ve bal içilmesi önerilmektedir. Bu karışımın tüketilmesi yağ yakılmasını hızlandırdığı şeklinde midenin rahatlaması ve ferahlık hissi vermesi açısından tüketimi odlukça önemlidir. Her tüketimden sonrasında siz bilincinde olmasanız bile kilo verilmeye başlanmış olur. Bu karışımın faydaları saymakla bitmeyecektir. Tertipli olarak kullanıldığında tüm etkilerini görmek mümkündür. Sabah öğünün de tüketildiğinde ise aç karnına iseniz zindelik hissi vermektedir. Genellikle de aç karnına tüketilmesi önerilmektedir. Aç karnına tüketilmesi de sindirim sistemi için oldukca faydalıdır. Enerji vererek midede bulunan asit dengesinin rahatlamasına ve dengenin kurulmasına destek sunar. Alerjik durumlarda da tüketilmesinde yarar vardır. Limonlu su ve organik bal karışımı mutlaka sahte bal tüketilmemelidir. Sayılan bu faydaların görememek ise çoğu zaman sahta bal tükettiğinizin ve bunun bir an önce bırakılması ihtiyaç duyulan bir vaziyet olduğunu söyleyebiliriz. Ek olarak da vücuttaki enerji miktarının düzenlenmesine ve enerji üretmesine de katkıda bulunmaktadır. Boğazda var olan ağrı ve mikropların da arınmasına yardımcı olan içeriğe sahiptir. Vücudun toksinlerinden arınması için birincil aşama de arındırıcı etkiye haizdir bu karışım. Limonlu ballı su karışımı gaz sorununa da iyi gelmektedir. Biriken gazların vücuttan atılması için limonlu ballı su tüketilmelidir.

Ballı Maskeler nasıl Uygulanmalıdır?

Kestane balı ile meydana getirilen maskelerin kullanımı oldukça kolaydır. öteki maskeler gibi bal maskesi de cilde rahatça uygulanabilmektedir.  Fakat organik bal maskelerini uygularken dikkat edilmesi gerekilen hususlar vardır. Bu yazıda bunlara biraz yer verelim.Öncelikle organik bal ile hazırladığınız maskenizi cildinize uygulamadan önce dikkat etmeniz gereken şeylerdin başlangıcında cildinizin temizliği gelmektedir. Temiz cilt üzerine bal maskesinin yapılması, bal maskesinin verimini arttırıp fayda sağlayacaktır. Diğer dikkat edilmesi gerekilen nokta ise tariflerde verilen malzemeleri oranlarında kullanmaktır. Bu malzemeleri de birbirlerine iyice karıştığına kararlı olana dek kıvamını sağlamanız gerekmektedir. Aksi halde hazırladığınız maske istediğiniz ve gereken etkiyi göstermeyebilir.Bal maskesini kullandıktan sonra dikkat edilmesi gerekilen önemli başka bir şey de cildi ılık su yardımıyla güzelce temizledikten sonrasında, tamamen maske yüzden temizlenmelidir. Arkasından da cildi soğuk bir suyla durulamak gerekir. Bunun sebebi maske uygulama aşamasında, organik balla hazırladığını maske gözeneklerinize ve cildinize nüfuz eder. Ilık su ile durulama aşamasında da yine gözenekler açık şekilde bulunur. Açık gözeneklerinizin kapanması için soğuk su uygulanması ciddi bir öneme haizdir. Aksi şekilde yüz üzerindeki gözenekler açık duracak, cildinize yine makyaj artıkları, kirler, yalar ve pislikler dolacaktır. Bunların sonucunda da yine sivilcelenmeler görülecek siyah noktalarda artışlar gözlemlenecektir. Bu sebepten ötürü uyguladığınız maskenin tarifine uyduğunuza ve gerekenleri yaptığınıza kararlı olmanız gerekmektedir. 

Baldaki Protein Oranı

Protein amino asit denilen yapı taşlarından meydana gelmektedir. Organik baldaki protein miktarı yüzde olarak bakıldığında % 5 dolaylarındadır. Baldaki proteinler baldaki kimyasal unsurları oluşturmaktadır. Baldaki proteinlerin içinde lisin, histidin, arginin, aspartik asit, prolin, serin gibi bir çok amino asidin bir araya gelerek protein  içeriğini oluşturmaktadır. Balda rutin protein belirleme çalışmalarında prolin olarak malum amino asidin yoğun olarak bulunmuş olduğu bilinmektedir. Baldaki prolin oranı öteki aminoasitlerin yarısını oluşturmaktadır. Her çeşit balda prolin değeri değişkenlik göstermektedir. Prolin  amino asidi balın yoğunluğu kısaca olgunluğunu ölçme açısından kriter alınarak baldaki şeker oranını belirleme de yardımcı olmaktadır. Yine ülkeler arasında prolin değerleri değişkenlik göstermektedir. Mesela Fransa’daki balların prolin oranı yaklaşık %17 dir ve bu oranın altındaki bir değer organik balın daha olmamış olduğu anlamına gelmektedir.

Daha önceki dönemlerde prolin ölçümünden önce balların renklerine bakılarak karşılaştırma yapılıp belirleme yapılmaya çalışılmaktadır.

Ülkemizdeki organik ballar üzerine yapılan bir araştırmada kestane balı ya da çam ballarının prolin ölçümleri 100 gramlık bir numunede çam balında 90 ve çam balında 16 mg oranındadır. Diğer ülkelerde meydana getirilen prolin ölçümlerinden Fas da akasya ballarında 100gramda 44 mg oranında bulunmaktadır.

Bradford adlı bilim adamı geliştirmiş olduğu metodu Brezilya ballarının protein ölçümünde kullanmışlardır.  Bu metod oldukça rahat ve hızlı bir yöntemdir. Bradford Coomassie Brillant Blue G-250 çözeltisinin reaksiyona girmesini gözlemlemesi üzerine dayanmaktadır. Kırmızı renkli boya proteinle bağlanması sonucunda mavi renge dönüşmektedir. Böylece gözle görülebilen ve basit bir yöntemle baldaki protein miktarı da ölçülmektedir.

HAYIT BALI

Ilıman iklim özelliklerine sahip bölgelerde kendiliğinden yetişme gösteren hayıt otunun yaprakları parmağa benzediği için farklı isimlerdirmeler de yapılmıştır. Hayıt otu çoğu zaman haziran ve temmuz aylarında çiçek açar ve arıcılar bu organik balın ilk hasadını gerçekleştirmiş olduğunda balın renginin açık olduğunu ve berrak bir şekilde aktığını gözlemlerler. Zaman geçtikçe organik balın renginde koyulaşma meydana gelmekte ve koyu kırımızı renge dönüşmektedir. Bal süzme makinesinden bal dinlendirme kazanına aktarılan hayıt balı daha sonra tenekelenerek satışa hazır hale getirilmektedir.

Hayıt balı genellikle hoş kokulu, tadı fazlaca leziz ve aromalıdır. Uzun zaman sonrasında kristalleşme meydana gelebilir. Hayıt balının yenilmesi durumunda ise boğazda hafifçe buruk bir lezzet kalır.

Hayıt balı bir çiçek balı olup anti kanserojen tesiri sebebiyle insan vücuduna fazlaca faydalıdır. Anti mikrobiyal özelliği sebebiyle de hastalıklara karşı direnç sağlar ve bağışıklık sistemini kuvvetlendirici etkiye sahiptir.

Hayıt balının özellikle hanımlar üzerindeki tesirleri farklıdır. Kadınlardaki hipofiz bezinin salgılarını etkileyerek kadınlardaki hormonal dengeyi yakalamalarını sağlar. Burada dikkat edilmesi ihtiyaç duyulan bir husus menapoza giren bayanların hormon dengelerinin sağlanması için dışarıdan takviye olarak hormon ilaçları verilmektedir. Kadınlardaki östrojen hormonlarını tetikleme özelliğine sahip olan bu balın kullanımına çok dikkat edilmelidir.

Hayıt balının kadınlar üzerine olan bir diğer etkisi adet sancılarını minimuma indirip vücutta rahatlamaya neden olur. Bir öteki olumlu etkisi kadınların yumurtlamasına pozitif yönde tesir sağlamaktadır.

İki Renkli Kurabiye

Bir kısmı kakaolu bir kısmı vanilyalı olarak görünen bu enfes kurabiyenin içerisinde sağlığa çok faydalı olan organik bal da kullanılır. Balın bu kurabiyeye verdiği tat paha biçilemez. Bu kurabiyenin içerisinde üç su bardağı kadar un, bir paket kabartma tozu ve bir paket vanilya, bir su bardağı kadar pudra şekeri, bir paket margarinin üçte dördü (oda sıcaklığında), bir bardağın 1/3’ü kadarı mısır nişastası ve süt kullanılır. En son olarak da üç yemek kaşığı kakao kullanılır.

Kurabiyenin yapılışına gelecek olur isek; ilk önce unu eledikten sonra kabın içerisinde oda sıcaklığında beklettiğimiz margarin birbiri içerisine karıştırılır. Daha sonrasında ise pudra şekeri, vanilya, hamur kabartma tozu, mısır nişastası, süt ve yumurta ve bir kaşık bal ilave edilerek iyice yoğurularak birbirine karıştırılır. Hamur tam bir bütün haline geldiğinde ise ortadan ikiye ayrılarak bir parçası kakao ile karıştırılır. İki renk haline gelen hamurlarımız merdane yardımı ile açılarak birbiri içine sarılarak rulo yapılır. Daha sonra dilimlenerek yuvarlak parçalar haline getirilir. Yapılan ruloyu buzdolabında takribi olarak on beş ila yirmi dakika bekletilmesi gerekir. Daha sonra fırına konulmadan önce dilimlere ayrılan kurabiye tepsiye dizilerek önceden ısıtılmış fırına yerleştirilir. 170 derecelik ısıda yaklaşık olarak on ila on beş dakika pişirilmesi yeterlidir. Biraz soğumaya bırakılan kurabiyeler servise hazır hale gelmiş olurlar. Afiyet olsun.

Bal Arılarının Pupa Evresi

Organik bal üretiminde görev alan ve çeşitli arı ürünlerinin üreticisi olan bal arılarının da her canlı gibi gerek fiziksel gerek ise çevresel olarak oldukça çeşitli evreleri vardır. Bu evrelerden bir tanesi ve yazımıza konu olan evre pupa evresidir. Koza örme işlemini bitiren larvalar bu örülmüş olan koza içerisinde bir değişim daha geçirmektedir. Bu değişim sonunda ise pupa evresi dediğimiz evreye dahil olmaktadırlar. Bu evrede bal arılarının dış görünüm özellikleri belirginleşmeye başlamaktadır. Örnek olarak ise baş kısmında var olan antenler, petek gözleri ve ağız parçaları gibi fiziksel ve dışsal parçalar daha fazla belirginleşmeye başlamaktadır. Bunun yanında gövde, kanat ve bacaklar da belirginleşmesini tamamlamaya devam etmektedir. Ama karın ve göğüs parçaları henüz ayrımını tamamlamamış iki parça olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu evreden sonra ki son larva evresi de prepupa evresi olarak bilinmektedir. Bu bahsettiğimiz evrede de larva kozasını artık örmüş ve dinlenmek için köşeye çekilmektedir. Baş kapsülü olarak adlandırılan bölümde baş parçası küçülmekte, bileşik gözler ve kafa bölümünde bulunan anten gelişmeye başlamaktadır. Bunun yanında ağız parçaları da saydığımız parçalarla birlikte gelişimine devam etmektedir. Karın ve göğüs bölüm artık derin yarıklar aracılığı ile birbirinden ayrılmaktadır. Beşinci gömlek dediğimiz değişimi yaşadıktan sonra artık pupa evresi tamamen bitmiş olmaktadır. Pupa olgunlaşma evresine girerken pigmentasyon bakımından bileşik gözlerinin renklerinin pembeye döndüğü gözlemlenmektedir.